Phellos, kendisi gibi Yunanca isimlendirilmiş ender Likya şehirlerinden biridir ve adı, "Taşlık Ülke" anlamına gelir. Phellos, tarih sahnesindeki yerini, göz alıcı bir tepe üzerinde konumlanmış, çevresi dağlarla kuşatılmış ve muhtemel düşmanlarına karşı kolayca görülebilir bir stratejik noktada almıştır.
Kuruluşunun erken dönemlerinde büyük bir öneme sahip olan Phellos Antik Kenti, Helenistik Dönem'de kendi karşısında yer alan Antiphellos'un liman şehri olarak gelişmesiyle eski ihtişamını yitirmiştir. Tarihi hakkında pek fazla bilgi bulunmasa da kent, kalıntılarına bakılırsa daha çok bir savunma amacıyla inşa edilmiş bir yerleşim olarak karşımıza çıkar.
Phellos Antik Kenti'nde dolaşırken, akropolü saran poligonal tekniğin kullanıldığı surlar dışında fazla kalıntıya rastlamak pek mümkün değildir. Yaklaşık 550 metre uzunluğunda ve 200 metre genişliğinde yayılan akropolis, bölgenin doğal kireç taşı bloklarından oluşan yapısıyla tamamen surlarla çevrilmiştir. Akropolün doğu ve güney surlarına bitişik olan kuleler, dikdörtgen şeklindedir. Akropolün batı kısmında yer alan aile mezarı, kayaya oyulmuş ahşap evlerin Likya Dönemi'ndeki yansımasıdır. Akropolün kuzeyindeki vadide ve karşı tepenin eteklerinde yer alan lahitler arasında ise kabartmalarıyla dikkat çekenler vardır. Bu lahitlerin bir yanında, mezar sahibinin portresi bulunurken, diğer yüzlerinde savaşçılar ve kuş figürleri gibi kabartmalar yer alır.
Phellos Antik Kenti, Likya, Helenistik ve Bizans Dönemleri'nin izlerini taşıyan çok katmanlı bir tarih hazinesidir. Bu antik kent, muazzam panoramik manzarasıyla bölgenin tarih meraklılarını kendine çekmektedir. Dolayısıyla, Kaş ziyaretiniz sırasında bu büyülü kenti gezi rotanıza eklemenizi kesinlikle tavsiye ederiz. Burada geçmişin izlerini takip ederken, aynı zamanda doğanın ve tarihin büyüsüne kapılacaksınız.
Habere: Gözde Gürgöze