Sanayileşme, kentleşme ve buna bağlı gelişen modern yaşam, hepimizi, özellikle de çocuklarımızı derinden etkiliyor. Daha çok çalışıyoruz, daha az uyuyoruz, daha fazla yoruluyoruz. Dinlenebilmek, yenilenmek ve tazelenmek için kendimize ayırdığımız zaman neredeyse kalmadı artık. Devasa bir metropolün içinde, özgürlük sınırlarımızın sonuna geldik artık. Toplumun her yaş grubu bu karmaşa ve kaostan payını fazlasıyla alıyor, ruh sağlığı sorunları gün geçtikçe artan bir ivme ile çoğalıyor. Ve her değişim gibi bu durumdan da tabi ki en çok çocuklarımız etkileniyor. Çocuklarımızın eğitimleri kadar, bireyselleşmeye, özgürlüğe ve eğitim dışında kalan boş zamanlara hepimizden daha fazla ihtiyacı var. Medicana International İstanbul Hastanesi Psikiyatri ve Psikoterapist Uzmanı Dr. Murat Başar Gürbüz okul dışı faaliyetlerin öğrenciler üzerindeki etkilerini anlattı.

Okul sonrası etkinlikler çocukların, öğrenme ortamında kazandıklarını, gerçek durumlar ile ilişkilendirmekte, karşılaştığı problemlere daha kolay çözümler bulmalarına ve öğrenme ile ilgili beklentilerini gerçekleştirmesine katkı sağladığını belirten Dr. Murat Başar Gürbüz, "Ayrıca normal sınıf eğitimlerindeki etkileşimlerinden farklı olarak, öğrenciler okul sonrası programlar aracılığıyla yaşıtları ve öğretmenleri ile nasıl çalışabileceklerini ve iletişim kurabileceklerini öğrenmektedir. Okul sonrası program etkinlikleri olarak akla ilk kulüp çalışmaları, müze, hayvanat bahçesi, botanik bahçesi, planetaryum, milli park ve doğa eğitim alanı gezileri gelmektedir. Bununla birlikte, günümüzde okul sonrası program etkinlikleri, teknoloji, mühendislik ve matematik İçerikli disiplinler arası bakışı ve problem odaklı farklı etkinlikleri de işin içine katarak yenilenmiş ve alanı genişletilmiştir. Robot yapma, bilim, fen ve matematik yarışma ve olimpiyatları bu kapsamda düşünülmektedir" dedi.

'Uluslararası Bos Zamanları İnceleme Grubu' diye önemli bir çalışma grubu olduğunu kaydeden Gürbüz, "Bu ekibin yaptığı tanıma göre 'Serbest zaman etkinliği' , kişinin mesleksel ve toplumsal ödevlerini yerini getirdikten sonra özgür iradesi ile girişebileceği dinlenme, eğlenme, bilgi ya da becerilerini geliştirme, toplum yaşamına gönüllü olarak katılma gibi bir dizi uğraş olarak isimlendiriliyor. Her geçen gün yeni etkinlikler gündeme gelmekle beraber, söz konusu faaliyetlerde bazı temel etkinlik alanları şöyle sıralanmıştır:
Sanatsal (sinema, edebiyat, tiyatro, müzik, resim, fotoğraf, vb.)
Entelektüel (bilim,araştırma,kitap, konferanslar, radyo, TV, vb.)
Sosyal (aile, partiler, toplantılar, vb.)
Pratik (bahçecilik, el sanatları, el isleri, vb.)
Fiziki (spor, yürüyüş, avcılık, balıkçılık, vb.)
Bu etkinliklerden hangisinin tercih edileceği bireyin yapısına, cinsiyetine, eğitimine, sahip olduğu olanaklara ve yeteneklerine bağlıdır".

Medicana İnternational İstanbul Hastanesi Psikiyatri ve Psikoterapist Uzmanı Dr. Murat Başar Gürbüz "Yapılan çalışmalarda öğrenciler, ders dışı etkinlikler sayesinde yüzde 26,1 ile daha sağlıklı olduklarını, yüzde 22,5 ile daha enerjik ve dinamik oldukları şeklinde etkileri olduğunu belirtmişler. Ailelerin bu konudaki endişelerinin aksine, ders dışı etkinliklerin yarışmacı veya yarışmacı olmayan öğrencilerin akademik başarılarını yüzde 67,7 ile olumlu etkilediği tespit edilmiş.

Ve en önemli sorun altyapı, yönlendirme ve imkanlar. Günümüzde ortaöğretim ve üniversite gençliği üzerine yapılmış araştırmalar, gençliğin büyük bir çoğunluğunun boş zamanlarını nasıl geçireceklerini bilemediklerini ortaya koyuyor. Çocuklarımız ve gençlerimizin zamanlarını çoğunlukla -TV. Bilgisayar vb. gibi- pasif etkinliklerle geçirdikleri, ancak imkân olması halinde de birçok aktif etkinliklere katılmaya istekli oldukları ortaya çıkmakta. Aslında biz erişkinlere düşen sorumluluk da burada başlıyor, bir çok aile çocuğunu TV, Bilgisayar vs. gibi pasif etkinlikler için genellikle suçluyor, ancak çocuklarımızın daha fazla motivasyon ve yönlendirmeye ihtiyaçları var" dedi.

Televizyon izleme saatinde ailenin tutumu çok önemli
Çocukların televizyonla etkileşimi çok küçük yaşlarda başlamakta ve televizyon seyretme süresi çeşitli etmenlere bağlı olarak değişebildiğinin altını çizen Dr. Murat Başar Gürbüz, televizyon seyretme süresini çocuğun yaşı, ailenin sosyokültürel düzeyi, ailenin çocuk üzerindeki kontrolü televizyondaki kanal sayısı, yayın saatleri ve çeşitliliği etkilemesine rağmen, teknolojik gelişme düzeyi birbirinden farklı olan ülkelerde, televizyon seyretme süreleri ile ilgili bulguların benzerlik gösterdiği vurgulandığı, bu nedenle ailenin tutumu çok önem kazandığını söyledi.

Dikkat çocuğunuz aile ve arkadaşlık ilişkilerinden uzaklaşmasın
Televizyonun etkileri konusunda olumlu ve olumsuz birçok görüş ileri sürüldüğünü belirten Dr. Gürbüz. Sözlerini şöyle tamamladı: "Kısaca, televizyonun saldırganlık ve şiddete neden olduğu, bireyi bir fantezi dünyasına çekerek gerçeklerden uzaklaştırdığı, tüketim beklentilerini değiştirdiği, aile ve arkadaşlık ilişkilerinden uzaklaştırdığı, göz sağlığını bozduğu, hareketsizliğe neden olduğu için genel fiziksel gelişimi olumsuz yönde etkilediği, kolay bilgi edinme alışkanlığını vererek okuma zevkini azalttığı ve okuma süresini kısalttığı söylenebilir.
Kreatif, üretken, kendine güvenen; yaptığı her işte en iyiye en güzele varmayı hedefleyen; bilgi ve becerilerini başkaları ile paylaşmaktan çekinmeyen; her zaman yeniliğe açık, kendini sürekli geliştiren; yakın çevresine, ülkesine ve Dünya'ya karşı sorumluluklarının bilincinde olan ve bunları yerine getirmek için çalışan bireyler yetiştirmek kolay değil. Bundan dolayı çocuklarımızı bilgilendirelim, koruyalım ve yönlendirelim".