Yaklaşık 4 yıl önce tesadüf sonucu Ilıca mahallesinde jeotermal kaynak bulunduğunu öğrenen yatırımcı Mustafa Bölükbaşı, yasal arama izinlerini aldıktan sonra sondaj çalışmalarına başladı.Uzun uğraşlar sonucu açılan 3 kuyudan saniyede 45 litre akan jeotermal su kaynağına uluşan Bölükbaşı, suyun analizlerini yaptırdı. Sağlık Bakanlığı’na bağlı ekiplerce yapılan analizlerde suyun birçok sağlık sorunun tedavisinde kullanılabileceğine dair olumlu görüş belirtti. 

Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanan, Antalya Valiliği tarafından ruhsatlandırılan kaynağı sağlık ve doğa turizmine yönelik değerlendireceklerini belirten yatırımcı Mustafa Bölükbaşı, sondaj çalışmalarına nasıl başladıklarını anlattı. 
Bölükbaşı, “Bundan tam 4 yıl önce bir tesadüf eseri burada bir kaynağın çıktığını öğrendik. Buraları geldik gördük, nasıl değerlendirebiliriz, sondajla nasıl arttırabilirizin çalışmalarına başladık. Gerekli arama ruhsatlarını aldıktan sonra yaklaşık 4 yıl önce arama çalışmalarına başladık. Belirlediğimiz 3 noktada saniyede 45 litre suya ulaştık. Burası yıllar önce Roma döneminde ve Osmanlı arşivlerinde de kaplıca olarak geçmekte. Burada günübirlik kaplıca ziyaretleri alıyordu. Başka yerlerin ulaşım, tesis ve konaklama avantajından dolayı burası unutulmuş” dedi. 
  Antalya’nın bir turizm cenneti olduğunu ancak termal bir kaplıcasının bulunmadığını belirten Bölükbaşı, “Antalya’da, Alanya’da turizmi çeşitlendirme adına da çıktığımız bu yolda bulduğumuz suyu sağlık bakanlığının analizleri sonucunda gerekli mineral içeriğine sahip olduğu tespit edildi. Kadın hastalıkları, romatizma eklem ağrıları, kemik hastalıkları, cilt ve zührevi hastalıklarının tedavilerinde kullanılabileceği de tespit edildi. Bu zaten yöre halkı tarafından biliniyor. Bu aşamadan sonra ilk etapta günübirlik küçük bir konaklama ile faydalanılmasını amaçlıyoruz. Buranın ileriki safhalarda tıpkı Afyon, Denizli gibi bir kaplıca bölgesi olabileceği ümidini taşıyoruz. Orta vadede bir çekim alanı haline gelecek. Kıyı şeridindeki ilk termal tesis olma özelliğine de sahip olacak. Akdeniz bölgesinde Mersin, Burdur, Isparta civarında olmadığını biliyoruz. Halkın da bir ihtiyacı. Şimdiye kadar nasip olmamış, bize nasip oldu. Burada tesisleşme çalışmasına başlayacağız, bizden başka kişilerinde burada tesisleşme yolunda çalışma yapacağını düşünüyorum” diye konuştu. 
 
  "Termal merkez yolunda" 
  Projenin teknik sorumlu Jeoloji Mühendisi Esma Meral Ünsal ise yaptığı açıklamada Ilıca’nın Roma ve Osmanlı dönemlerinde de kaplıca olarak kullanılan yüksek mineral içeriğine sahip çok değerli bir su olduğunu söyledi. Bölgede farklı mineralizasyona sahip rezervlerin var olduğunu öne süren Ünsal, AR-GE çalışmalarının devam ettiğini, Gazipaşa ilçesini termal turizm merkezi haline getirmeyi hedeflediklerini belirtti. 
  Ilıca mahalle muhtarı Hasan Ali Kaplan, mahallesindeki kaplıcanın tarihinin çok eskilere dayandığını söyledi. Yıllardır Ilıca’ya günübirlik gelen vatandaşlar olduğunu belirten Kaplan, “Çocukluğumuzdan beri mahallemize günübirlik gelen vatandaşları, çadırlarda, ağaç barakalar içinde konaklayarak bu suda banyosunu yaparak şifa buluyor. Buraya yürüyemez halde gelen insanların yürüyerek gittiğine şahit olduk. Yatırımcı arayışları içindeydik. Mustafa Bölükbaşı burayla ilgilendi. 4 yıl yılmadan çalıştı. Bütün çalışmalarını tamamladı ve yatırım aşamasına geldi. Ilıcamıza, Gazipaşa’mıza, Antalya'mıza ve Türkiye’mize hayırlı olsun. Antalya’mızın tek kaplıcası burası” dedi. 
 
  "Yatırım olacak" 
  Ilıca kaplıcası sayesinde köyünden göç eden hemşehrilerinin köyüne dönmesine imkan sağlayacağını belirten Muhtar Kaplan, “Ilıca’mızın şuan ki nüfusu 629 kişi. 2 bin Ilıcalı  köyünde oturmuyor. Bundan sonra Ilıcamız daha çok canlanacak, yatırım olanakları ortaya çıkacak. Göçün durmasını, giden insanlarımızın gelmesini umuyoruz. Ilıcamızda yaşayıp da ekmek parası için dışarıda çalışmak zorunda olan insanlarımızın köyüne dönmesini istiyoruz. İnşallah 2 yıl içinde burada çok daha değişik, çok önemli faaliyetler göreceğiz” şeklinde konuştu. 
  Ilıca kaplıcalarının eşsiz güzelliğini fırsat bilerek oluşan doğal havuzlarda serinleyen Yunus Emre Köseoğlu, çocukluğundan beri yüzdüğü bu eşsiz doğal güzelliği herkesin görmesini istedi.